Sunday, January 19, 2014

Body Double

2000'lerden bir yazım; illa da sinema deneyimi mi olsun yahu ama değil mi?






Gribal enfeksiyon, bir ızdırap... Oturduğun yerde, alnında ıslak bir havluyla kalakalmak... Ve yeniden nefes alabilmeyi umarak defalarca sümkürmek, aksırmak...

Geçen haftamın ilk 2-3 günü böyle geçti. Bol bol portakal-greyfurt suyu içip uyudum. Boşa geçen zamanı, sağolsun Baykal'la divx izleyerek değerlendirdik kimi zaman. Monitör başında sinema keyfinin varlığı, eğer yerinizden kalkacak haliniz yoksa, büyük bir önem kazanıyor. Yoksa kat-i suretle oturmam monitör başına, paşa paşa veririm paramı, giderim sinema salonuna.

Neyse, evdeydim ve Özgür yeni indirdiği filmleri düzenliyordu, arada Dvd'de izliyorduk ama Emule listesine yeni filmler de eklemişti, onlara da sıra gelecekti. 

Ve Salı günü akşamı Özgür bombayı patlattı! Body Double. A film by Brian De Palma. 

Brian De Palma, hepimizin aklında Scarface yeniden çevrimi ile hatırlanan bir yönetmen. Çektiği son filmlerde performansı zamanla düşse de, onun sineması benim gözümde çekiciliğini yitirmedi hala. Bu yüzden geçen yıl Gençay'ı kolundan tutup Black Dahlia'ya sokmuştum. Film idare ederdi, hatırlayanlarınız, izlemiş olanlarınız varsa.

Nitekim Body Double'ı izlemeye başladık. Açılış sahnesinden barındırdığı mizahın rengini belli eden film, usturubunu bozmadan, iyi çekilmiş bir Brian De Palma filmi gibi devam etti ve yaklaşık 2 saat içinde sona erdi. Filmin başında yediğimiz pizzalar sağolsun biraz sancılı bir seyir oldu ama olsun. 

BD, bir rontçunun hikayesini anlatıyor. Bildiğin röntgen. Filmin önemli bir bölümünde de zaten biz de rontçunun gözlerinden izliyoruz herşeyi, biz de rontluyoruz. Neyse ki Melanıe Griffith'i rontluyoruz da, içimiz rahat. Brian De Palma'nın daha ilk uzun metrajı Hi Mom!'dan beri vazgeçemediği bir tutkudur röntgencilik. Ve O, bunu büyük bir tiitzlikle yapar. Karakterleri perdede birbirini kovalar ya da takip ederken, ortadaki gizeme sizi de çok hızlı bir şekilde dahil eder ve kendinizi filmin içinde bulursunuz. O'nun filmlerini bir zamanlar bu kadar çekici kılan nokta da budur. BD' da zaten direkt bunun üzerine kurulu bir film. 

Filmimiz 80'ler de Hollywood, LA'de geçiyor ve  ortada ziyadesiyle erotik bir gizem mevcut. Mevzubahis  gizemi çözmeye çalışan karakterimiz, başarısız bir aktör. Daha filmin başında kız arkadaşının kendisini aldattığına tanık oluyor(grrreeyt siin!).. Sonrasında kendisine kalacak bir yer ararken, son zamanlarda tanıştığı bir adamın arkadaşının evinde kalmaya başlıyor. Burası adeta bir cennet. Dönen su yatağı mı istersiniz, deri koltuklar mı, jakuzi mi? Yoksa karşıdaki eve bakan bir teleskop mu? Her geceyarısı, sadece size özel bir erotik dans, hem de teleskobunuzun diğer ucunda! Kahramanımız tabi ki içinde bulunduğu durumun bedelini zamanla ödüyor ve hayatı darmaduman oluyor. Olan biten esnasında ise izleyici geriliyor,sırıtıyor, ama en çok meraklanıyor. Izlemeyenler darılmasın diye konu hakkında daha fazla bilgi vermek istemiyorum, tadı kaçmasın.

De Palma'nın sineması, Hitchcock'un sinemasından bolca beslenir. BD'da da yönetmenimiz yine ustasından esinlenmiş ve O'nun Vertigo'suna sağlam bi gönderme yapmış. Kendi yapıtlarına da dokundurmadan edememiş tabi ki. Her filminde yaptığı gibi. Bu tam anlamıyla bir De Palma deneyimi! Ront, kes-yapıştır sahneler(Hitchcock filmlerinden tabi ki), eksik olmaz bir gizem, güzel kadınlar, frontal nudity! 

Düşündüm de, o kadar da fena olmamış hastalandığım. Yoksa hayatta oturup bu yazıyı yazacak konuma gelemezdim. Yazı da fena olmadı, filme yakışmadı ama, olsun. 

Body Double, bedava
Dominos Pizza, 26.90 YTL
Melanie Griffith'in ikizleri, paha biçilemez!



No comments:

Post a Comment